İHTİYATİ HACİZ VE İHTİYATİ TEDBİRİN HUKUKİ NİTELİĞİ İLE FATURAYA DAYALI OLARAK ALINAN İHTİYATİ HACİZ KARARI

Av. ZELİHA ÇAĞIRAN
Stj. Av. MELİKE ÇAĞATAY
Aralık,2019

I- İHTİYATİ TEDBİR KAVRAMI
İhtiyati tedbir, 6100 sayılı HMK’da “geçici hukuki korumalar” başlığı altında düzenlenmiştir. HMK m. 389/1 şöyledir; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.”HMK m.389/1’de ihtiyati tedbirin unsurları düzenlenmiştir. Bu unsurlardan yola çıkarak bir tanım yapılması gerekirse; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde başvurulan ve uyuşmazlık tam olarak çözülmeksizin uyuşmazlık konusu hakkın korunması veya ortaya çıkabilecek zararın önlenmesi amacıyla mahkeme tarafından konulan, geçicilik arz eden ve Kanunda belirlenmiş olan merci tarafından yerine getirilen bir hukuki koruma yolu olarak tanımlanabilir .

II- İHTİYATİ HACİZ KAVRAMI
İhtiyati haczin kanunda tanımı yapılmamış olmakla birlikte doktrinde genel olarak alacaklının bir para veya teminat alacağının ödenmesini garantiye almak amacı ile mahkeme kararıyla borçlunun mallarına geçici olarak el konulması olarak tanımlanmaktadır.
İhtiyati haciz, icrai haciz sonucunda alacağın teminat altına alınmasına olanak sağlayan geçici bir hukuki korumadır. İhtiyati haciz ile alacaklının alacağını tahsili için önlem alınmış olmakla, borçlunun hacizli mallar üzerindeki devri ve tüketmesi önlenmiş olur. İhtiyati haciz kararı doktrinde bir icra takip işlemi olarak nitelendirilir. Ancak Yargıtay tarafından, ihtiyati haciz bir takip işlemi olarak kabul edilmediğinden zamanaşımını da kesmeyeceği görüşü benimsenmiştir .

III- İHTİYATİ TEDBİR VE İHTİYATİ HACİZ ARASINDAKİ FARKLAR
İhtiyati haciz 2004 sayılı İİK m.257 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup, ihtiyati tedbirin özel bir türüdür. Pozitif hukukta ise, ihtiyati haciz, bir ihtiyati tedbir türü olarak değil, bağımsız geçici hukuki koruma yolu olarak kabul edilmektedir. İhtiyati haciz ile ihtiyati tedbir arasındaki fark şu şekildedir;
-İhtiyati haciz, İİK’da düzenlendiği üzere yalnız para ve teminat alacakları hakkındaki dava ve icra takiplerinde söz konusu olur ancak ihtiyati tedbirin konusu daha geniştir. Taşınır, taşınmaz, bir şeyin yapılmasına ya da yapılmamasına veya bir şeyin teslimine dair davalarda da ihtiyati tedbir karar verilmesi mümkündür.
– İhtiyati haciz kararı ile haczedilen malların ve alacakların, alacaklının açacağı icra takibinin konusu olması gerekmez. Ancak ihtiyati tedbirde, üzerine tedbir konulan şeyin dava konusu olması gerekmektedir.
– İhtiyati haciz kararından sonra alacaklı tarafından dava veya takip açılabilir. Ancak ihtiyati tedbir kararından sonra, tedbir talep eden mutlaka süresi içerisinde dava açmalıdır.
– İhtiyati haciz kararından sonra açılacak olan istihkak davası, icra mahkemelerinde, ihtiyati tedbir kararından sonra açılacak olan istihkak davaları ise, genel mahkemelerde açılır.
– Üzerine ihtiyati tedbir konulan taşınmazlar için devir yasağına da karar verilmektedir. Bu nedenle tedbire konu taşınmazların satışı mümkün olmamaktadır. Ancak üzerine ihtiyati haciz konulmuş olan mal başkasına devredilebilir(İİK m. 91).
– İhtiyati hacizde, üzerine haciz konulan mal satılır ve alacaklının alacağı bu bedelden temin edilir. Ancak ihtiyati tedbirde, üzerine tedbir konulan mal, aynı zamanda dava konusu olduğundan, aynen verilir.
– Her iki yolda da kararın olumlu olması üzerine ilgili taraf, Kanunun belirttiği süre içerisinde kararı uygulayacak olan mercie başvurarak kararın uygulanmasını talep etmek durumundadır. İhtiyati hacizde bu merci icra dairesi iken, ihtiyati tedbirde bu merci genellikle yazı işleri müdürlüğüdür.
– İİK’nun 264/I hükmüne göre, “dava açılmadan veya icra takibine başlanmadan evvel ihtiyati haciz yaptırmış olan alacaklı; haczin tatbikinden, haciz gıyabında yapılmışsa haciz tutanağının kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ya takip talebinde (Haciz veya iflas) bulunmaya veya dava açmaya mecburdur”. HMK’nun 397/1 maddesine göre “ihtiyati tedbir kararı dava açılmasından önce verilmişse, tedbir talep eden, bu kararın uygulanmasını talep ettiği tarihten itibaren iki hafta içinde esas hakkındaki davasını açmak ve dava açtığına ilişkin evrakı, kararı uygulayan memura ibrazla dosyaya koydurtmak ve karşılığında bir belge almak zorundadır”. Tamamlayıcı işlemler bakımından ihtiyati hacizde sürenin başlaması için haczin gerçekleştirilmiş olması gerekirken, ihtiyati tedbirde talebin yapılmış olması yeterlidir. Her iki yolda da söz konusu zorunluluğa uyulmaması halinde tedbir veya haczin kalkması söz konusu olur.

IV-FATURAYA DAYALI OLARAK İHTİYATİ HACİZ KARARI VERİLEBİLİR Mİ?
Daha önce de belirttiğimiz üzere alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için, mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulması şeklinde tanımlanan ihtiyati haciz koruma yöntemin HMK 257’ye göre şartları şöyle sıralanır:
1- Para borcu olmalı
2-Alacağın vadesi gelmiş olmalı
3-Alacak rehinle teminat altına alınmamış olmalı
Bunların dışında bir de hukuk yargılamalarının uzun sürmesi ve bunun sonucunda da hak kaybına yol açma ihtimaline karşı getirilmiş olan geçici hukuki koruma yöntemlerinden ihtiyati haciz için tam ispatın da uzun sürecek olması nedeniyle yaklaşık ispat usulü kabul edilmiştir. Buna göre ihtiyati haciz talebinde bulunan taraf kendisinin haklılığını yaklaşık şekilde ispat edebilir.
Tüm bunlardan yola çıkıldığında alacağın varlığına ve vadesinin gelmiş olduğu konusunda yaklaşık bir ispat yapıldığı takdirde mahkemenin ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar vermesi gerekir. Faturanın bu konuda yaklaşık ispata dair önemli bir delil olduğu tartışılmazdır. Buna göre satıcı firma tarafından düzenlenen ve alıcıya verilerek mal ve hizmetin satıldığını gösterir belge olan fatura, faturaya konu malların satıldığı ve teslim edildiği konusunda kanıt oluşturacağından dolayı fatura bedeli için ihtiyati haciz talep edilebilmektedir. Bu konuyla ilgili Yargıtay’ın da faturayı destekleyecek çeşitli belgelerin bulunması durumunda bunların ibrazı halinde ihtiyati hacze karar verilmesi gerektiği yönünde kararları bulunmaktadır:
Yargıtay 19. HD. 30/09/2015 tarihli, 2015/4882 E., 2015/12767 K. sayılı kararı: “Mahkemece duruşmalı olarak yapılan inceleme sonunda; talep dayanağı fatura içeriği malların … tarafından teslim alındığı gözetildiğinde ihtiyati haciz kararı vermek için koşulların oluştuğu, takibe konu faturalarda bir sahtelik varsa veya …ihtiyati hacze itiraz eden şirket adına mal teslim almaya yetkili değilse dahi bu hususun itirazın iptali davasında veya menfi tespit davasında incelenebileceği gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiş, hüküm ihtiyati hacze itiraz eden vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ihtiyati hacze itiraz eden vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA,” şeklindedir.
Yargıtay 19, HD. 19/10/2015 tarihli, 2015/685 E., 2015/13030 K. sayılı kararı:
“İhtiyati haciz talep eden vekili, borçlunun 26.08.2014, 23.08.2014 tarihli fatura tutarlarını ödemediğini, alacağın teminat altında olmadığı için ve borçlunun mal kaçırma girişimleri olduğundan ihtiyati haciz kararı verilmesi istenmiştir.
Mahkemece, sunulan belgelerin ihtiyati haciz talebine yeterli olmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiş, karar talep eden vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İcra İflas Kanunun 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat kuralı uygulanır. Mahkemenin davanın reddine gerekçe gösterdiği sunulan belgelerin İİK 68’e uygun olmadığı gerekçesi alacağın ispatı ile ilgilidir. Bu nedenle talep ekinde yer alan faturaların irsaliyeli fatura olduğu ve ayrıca da cari hesap mutebakatına ilişin belge de bulunduğu gözetildiğinde yaklaşık ispat kuralı uyarınca talebin kabulü gerekirken yazılı gerekçeyle reddi doğru görülmemiştir.” Şeklindedir.
Sonuç olarak Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarından da anlaşılacağı üzere ihtiyati haciz için aranan haklılık şartı faturaya dayanarak yaklaşık şekilde ispat edilerek mahkemelerce ihtiyati haciz kararı verilebilmektedir.

1.Göksu, Mustafa, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.16, Özel Sayı 2014, s. 1256.
2. “Mahkemeden ihtiyati haciz kararı almak ve bunu tatbik ettirmiş olmak, icra dairesinde usulüne uygun bir şekilde takip talebinde bulunulmadıkça zaman aşımı süresini kesen kanuni sebeplerden sayılmamıştır. İhtiyati haciz işlemi ile takip talebi işlemi ayrı ayrı hukuki neticeler doğurur. İhtiyati haciz Türk Ticaret Kanununun 662. maddesinde yazılı takip talebinden sayılamaz… Borçlar Kanununun 133/2. madde ve fıkrasında icrai takibatın zaman aşımı süresini keseceğinden bahsedilmiştir. İhtiyati haczin icra memurunca tatbik edilmiş olması önemli bulunmaktadır. Sırf bu sebep ihtiyati hacze takip talebi niteliği vermez.” Y. HGK 22.06.1966 tarih ve E.805- K.475 sayılı kararı.